30,1045$% -0.01
32,7584€% -0.03
38,0444£% 0
1.962,95%-1,24
3.323,00%-0,32
1302035฿%1.00412
İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Fox TV’de katıldığı Çalar Saat programında konuştu.
Asgari ücret ve hayat pahalılıyla ilgili konuşan Akşener, “Asgari ücrete dün sayın Erdoğan 8 bin 500 lira açıkladı. Biz bütün hesaplamaları yapıp 9 bin 600 lira açıklamıştık. Açlık sınırı 7 bin 786 liraydı. Böyle bakınca 8 bin 500 lira tamam ama ocak ayında çıkacak o yine açlık sınırı altına düşecek. Enflasyonla mücadele edilmesi lazım. Bu süreç içerisinde de düzenli güncelleme yapılası gerekiyor. Isınma çok ciddi bir problem gıdaya erişim problem, elektrik müthiş bir problem. Ben kendim geziyorum, derin yoksulluğu yaşayan aileleri, gerçekten buzdolabını açıyorsunuz gördüğünüz manzaradan kalbiniz ağrıyor. Çocukların durumu çok kötü. Yoksul ailelerde protein almadıkları için bodurluk başladı. 1’ten itibaren obezlik başlamış durumda. Biz bunları gördüğümüz için rüzgar gülü dediğimiz projeyle okullarda sabah kahvaltısı verilsin dedik. Hiç değilse bir öğün verilsin diye teklif verdik reddedildi. Bu akıl tutulması. Eskiden sayın Erdoğan bu işleri bilirdi. Bizim yaş gurubu böyle yerlerden gelmeyiz. Bu cumhuriyet bizlerin farklı bir kazanç grubuna girmemizi sağladı. Eğitim bize bir yol açtı. Eğitimdeki objektiflik sosyal adaleti sağladı. Buna karşılık bizim bunları unutmamamız gerekiyor. Ama sayın Erdoğan maalesef saraya gitti.sa ray kendi içinde ayrı bir dünyadır. İlkeleri değerleri başkadır. Sağlı kadına sayın Erdoğan manda yoğurdu ve Medine hurması kestane balı dedi. Bunu kendisi yiyebilir. Ama dünkü Erdoğan vatandaşının bunu yiyemediğini bilen bir Erdoğan’dı, en azından bunu söylemekten çekinirdi. O kadar uzaklaştı ki o fakir evlerinde neler olduğuyla ilgili sıfır bilgiye sahip” ifadelerini kullandı.
iktidara yönelik eleştirilerine devam eden İyi Parti lideri, “Küfe vatandaşın sırtında. Sayın Erdoğan beceremiyorsa gitsin. Böyle bir şey olabilir mi. Her şeyin sahibi olacaksınız, saraylarda yaşayacaksınız, sonra döneceksiniz… hani ver yetkiyi gör etkiyi idi? Gördük etkiyi işte. Varsa bir küfe kendiniz aldınız. Sizin sırtınızda varsa bir küfe içi boş. İşi dolu olan başka bir şey var. Acayip bir lüks hayat! Pek çok hükümetle çalıştık, o hükümetleri acayip eleştirdik ama böyle bir israf, böyle bir şeyi anlatmam mümkün değil!” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın muhalefete yönelik eleştirilerini hatırlatan İlker Karagöz “Muhalefetin yaptığı felaket tellallığı mı?” diye sorması üzerine Akşener, “Böyle bir şey yok da biz iyi parti olarak eleştirilerimizi dile getiriyoruz ama ona çözüm de üretiyoruz. Vatandaş gerçekten çok zor durumda. Gerçekten vatandaşın derdi çok yüksek. Gıda fiyatları uçtu gitti, kiralar uçtu gitti. Deniliyor ki Avrupa’da da uçtu gitti. Hayır efendim. Evet pahalılık sonrası oluşan bir pahalılık var ama bizdeki en küçük bir artış yüzde 112 olmuş. Böyle bir durumda dönüp kendinize bakacaksınız. Sizin damat bakanınız gitti doğalgazla ilgili anlaşmaları bozdu, dolayısıyla ben nerede yanlış yaptım diyeceksiniz. 6 ay kaldı göreceğiz sandıkta” diye yanıt verdi. Akşener, “Sayın Erdoğan şu an vatandaşından tamamen kopmuş durumda” dedi.
“İsraf her yerde” diyen Akşener, “İsraf her yerde! 13 uçak var diyorum! 200 milyar lira kur korumalı mevduat sistemine gidecek para. ‘Merkez Bankası’na maliyeti nedir’i Durmuş Yılmaz’la Naci Cinisli sordular başkana, atanış memur cevap vermedi. O 200 milyar lira ile neler yapılmazdı” sözlerini kaydetti. Akşener tekrardan ilköğretim öğrencilerine tek öğün yemek verilmesi teklifinin reddedilmesine bir kez daha tepki gösterdi.
Erdoğan, grup toplantısında, “Cezayı bayram havası ile, çak yaparak kutlayanları mı ararsınız, sosyal medyadan cezayı öğrendiğini öğrenen genel başkanlar mı ararsınız, hakimlere hakaret gibi bireysel bir suçu ülkemizin geleceği için kullanan yabancılar mı ararsınız” ifadelerini kullanmıştı. Akşener Erdoğan’ın bu sözlerine şöyle yanıt verdi:
“Millet iradesine ‘çak’ yapıldı aslında. Biz birbirimize ‘çak’ yapmadık. Sayın Erdoğan da hapishaneye giderken ‘çak’ yapmamıştı, o zamanın vesayetçileri millet iradesine çak yapmıştı ama o çakı suratımıza tokat olarak atmıştı. Şimdi de dünün mağduru bugünün vesayetçisi gene millet iradesine gene saraçhanede yine suratımıza tokat attı. Dolayısıyla millet iradesine uzatılan her eli o millet iradesi kırar. Ben sayın Erdoğan’ı her şeye rağmen akıllı bulmuşumdur. Şimdi ‘çak yaptılar’ı söylüyorsa çok vahim. Türkiye’den kopmuştu dünyadan da kopmuş. Yahu arkadaş siz 1998’i hatırlasana. O kararın verildiğinde ne halde olduğunu hatırlasana. Biraz empati yapsana. Orada çak mak olmaz orada teselli olur, orada moral düşüklüğünü ayağa kaldırmak olur. Benim sayın İmamoğlu ve Dilek İmamoğlu’na yerimden kalkıp sarılma nedenim budur. Düşmeyeceğiz, milli iradenin temsilcisi olarak gereğini yapacağız.”
Akşener, cCHP’li Özgür Özel’in sosyal medya hesabından kardeşi hakkında soruşturma açıldığını duyurduğu İçişleri Bakan Yardımcısı İsmail Çataklı’nın “Sen söyleyince baktım, hakkında ihbar var. Gelir adalete hesabını verir” yanıtıyla ilgili, “Tiyatro denilen iş bu, haberinin olmadığı gerçekse ben bu gece uyuyamam. Dümense anlarım, orada da sorumluluğunu yerine getirmiyor. Haberi yoksa çok daha vahim” diyerek yorumladı. Akşener, “Kardeşinizden size ateş etme de doğru değil ama siz sorumlu bir mevkidesiniz gereğini yapacaksınız. Bilmiyorsanız çok vahim. Uçan kuştan haberi olan teröristlerin ayakkabı numalarını bilenlerin… Bu çok vahim!” diye konuştu.
Akşener, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında verilen hapis ve siyasi yasak kararının ardından Saraçhane’de yaptığı konuşmada yaptığı 84 milyon vurgusuyla ilgili, “16 milyon İstanbullunun iradesine hepsi oy vermemiş olabilir. Ama o 16 milyonun bugün seçilmiş belediye başkanına ve milli iradeye uzatılan bir el var. Ama bu milli iradeye çökme hadisesinin karşılığı olarak 85 ya da 84 milyon Türkiye’de yaşayan herkes senin yanında dedim. Sadece İstanbul’a özel bir çökme değil bu. Bu Türkiye’nin tümüne çökme meselesi bu. Ben böyle olduğuna inanıyorum bu perspektiften bakılması gerektiğine inanıyorum. Sadece İstanbullu Ekrem İmamoğlu’nun meselesi şeklinde bakarsak yanılırız” açıklamasını yaptı.
Akşener devamında özetle şunları kaydetti:
“Ben Kılıçdaroğlu’nu aradım, telefonu kapalıydı. Ben de Almanya meselesini unutmuşum uçakta zannettim sonra anlaşıldı ki bir programdaymış. Sonra döndüm bir kalabalık güç oluşturabilelim diye Gültekin Uysal’ı aradım, konuştuk. Bir kısmına gideceğim dedim. Yanlış anlaşılmasın izin almaya aramadım öyle bir durum yok. Gövde gösteresi yapmak istedim. Ben zaten kimseden izin alma mecburiyetim yok söyleyeni de fena çarparım. Çünkü bu belediye başkanları iki partinin ittifakıyla seçilmiş belediye başkanları. Bir tek Mersin hariç diğerlerinin tümü bütün CHP’nin ve İyi Parti teşkilatlarının çalışarak seçtirdiği belediye başkanları dolayısıyla bu arkadaşların iyi yaptıklarından da kötü yaptığı işlerinden de meshulüz. Dolayısıyla izne mizne ihtiyaç yok. Rica ederim böyle bir şey yok. Kendi seçtirdiğimiz belediye başkanı için kimden izin alacağız! CHP üyesi olarak seçilebilirler ama onların sorumluluğu hepimize ait.
“Bakanımsı troller var ya ama benim üzerime vurulması problem değil asıl burada Erdoğan gitti gümbürtüye. Ama bunu üzerinden bir kesim de siyasi nezakete uymuyor dendi. Sonra siyasi saygısızlık haline döndü. Demek ki İmamoğlu’nu orada yalnız bırakmak siyasi nezaket, siyasi irfan, siyasi terbiyeymiş. Be böyle bir ahmaklık hiç görmedim. Dolayısıyla yapayalnız o gün orada olmasaydık. Hüseyin baş da oradaydı. EMEP’in genel başkanı da oradaydı. CHP’nin genel başkanları mahkemedeydi. (tam olarak sizi neyle itham etmeye çalıştılar?) Ak Parti’nin Meral Akşener’in bilgisi var o sebep oldu üzerinde yüründü. Rol çalma gibi, falan zannedildi ama halbuki ben bu işleri bildiğim için. İmamoğlu’nu o gün orada sap gibi bıraktığınız takdirde… o konuşmada yapayalnız konuşaydı.
“(Kılıçdaroğlu’nun “içişlerine karışma” sözlerine) Normalde Kılıçdaroğlu’nun söylediği söz oraya gitmekle alakalı değil. Burada öyle bir durum yok altılı masa neticede cumhurbaşkanı adayını bizzat Kılıçdaroğlu’nun gayretiyle altılı masa toplantı ve o altılı masanın liderlerine bu seçim bırakıldı. Dolaysıyla bir siyasi partinin içişlerine karışmak gibi bir durum yok. Ama o masaya verilen görev o masanın aday tespiti. O tespit konusunda herkes hür ve bağımsız.
“(Erdoğan’ın “İmamoğlu başka ebeveynler arıyor” sözüne) Çok pis bir dil bu. Ben alıştım sayın Erdoğan devrinde bana yapılmayan hiçbir şey kalmadı. Evim basıldı ve yalnızlık çok zor bir iştir. Evim basıldığında kimse yoktu. 2 gün sonra saadet partisi genel başkanı dışında arayan olmadı.
“Masa kazanacak, göreceksiniz. Kırgınlık değil benim anlattıklarım. Benim bunlarla herhangi bir düşüncemin olmadığını ifade ediyorum. Türkiye’de sevgi sözcüğü üzerinden gidiyor erkeklerin bir kısmı. Siyaset ya da kurumsal hayat böyle bir şey değil. İlkeler ve kurallar üzerinden yürür. Altılı masada insanların birbirine saygı duyması şarttır. Altılı masanın kurulması üç temel ilkeden oluşur. Parlamenter sisteme dönülmesi seçim güvenliği üçüncüsü ise seçilecek adayın yolculuğunda kullanılması gereken işler. Onun sonrasında ha biz siyasi partiler bir araya gelip nasıl bir yolculuk yapacağız bu başka bir şey.
“(Kılıçdaroğlu masaya ben aday olmak istiyorum diye gelirse tavrınız ne olur?) İster hakkıdır. İstemek herkesin hakkıdır. Buna farzı mahal denir ‘farzı mahal’i burada konuşamam gelsin görelim. Her şeyi partimizle konuşarak gittiğimiz için ona göre bir bakış açımız olacak.”
TMSF’den sigorta limiti güncellemesine ilişkin açıklama
Diyarbakır Web Tasarım Ajansı