30,1045$% -0.01
32,7584€% -0.03
38,0444£% 0
1.962,95%-1,24
3.323,00%-0,32
1302035฿%1.00412
23 Kasım 2024 Cumartesi
İsrail Gazze’de ne yapmak istiyor?
Hamas saldırılarının ardından İsrail topyekün karşı saldırılara geçti. Özellikle Gazze abluka altın alındı. Gazze’nin elektrik ve suyu kesildi. Gazze’nin dış dünya ile tüm bağlantıları koparıldı. Peki, İsrail Gazze’de ne yapmak istiyor?
Dünya, 7 Ekim sabahına Hamas güçlerinin İsrail’e saldırı görüntüleriyle uyandı. MOSSAD adeta çöktü. Gazze’den çıkan Hamas güçleri, saatler içerisinde İsrail’de birden fazla noktayı ele geçirdi.
İlk şoku atlatan İsrail, Gazze’ye hava harekatı başlattı. Yaklaşık 2 buçuk milyon sivilin yaşadığı Gazze gece gündüz aralıksız bombalandı. Yüzlerce sivil hayatını kaybetti, binlercesi de yaralandı.
İsrail Gazze’nin su ve elektriğini kesti, balıkçı teknelerini vurdu. Kelimenin tam anlamıyla Gazze’de yaşayan 2.5 milyon Gazzeliyi açlık ve susuzluğa mahkum etti. Gazze’ye kara harekatı başlatmak isteyen İsrail, şimdi de 1.1 milyon sivil Gazzelinin bölgeyi boşaltmasını istiyor.
Aksa Tufanı saldırısı, İsrail’in istihbarat gücüne dair pek çoğumuzun zihnindeki imajı yıpratan sürpriz bir gelişme oldu. Ortada yalnızca istihbarat sorunu değil, sınır güvenliği açısından stratejik hesap hataları olduğu ve güvenlik zafiyeti yaşandığı anlaşılıyor. Yaşanan travma İsrail toplumunu birleştirmiş görünüyor, ancak zaman içinde bu konunun yoğun bir şekilde tartışılacağını ve Netanyahu hükümetinden hesap sorulacağını tahmin ediyorum.
AKSA TUFANI ASLINDA NETANYAHU’NUN FİLİSTİN POLİTİKASININ İŞLEMEDİĞİNİ GÖSTERMEKTE
Başbakan Netanyahu’nun uzun yıllardır başbakanlık koltuğunda oturduğundan hareketle, Aksa Tufanı aslında Netanyahu’nun Filistin politikasının işlemediğini göstermekte. Bu politika büyük ölçüde iki devletli çözüm hedefli barış müzakerelerinin bir tarafa bırakılıp, Filistin halkının yaşam şartlarını göreceli şekilde iyileştirecek sosyo-ekonomik düzenlemelerle şiddet olaylarının önüne geçilmesi mantığına dayanıyordu.
Tüm bu süreçte İsrail yasadışı yerleşimlerin genişletilmesi gibi tek taraflı politikalarına devam etmekteydi. Hamas’ın Gazze’den İsrail’i hedef aldığı roket saldırıları Demir Kubbe savunma sistemi sayesinde geri püskürtülüyor, Mısır ve Katar’ın arabuluculuğunda, genellikle Gazze’ye gidecek maddi yardımların miktarının artırılması koşuluyla olaylar yatıştırılıyordu. Aksa Tufanı saldırısı bu politikanın İsrail’in güvenliğini sağlamakta başarısız olduğunu göstermiş oldu.
İsrail’in aşırı sağ koalisyon hükümetinin, El Aksa’nın statüsü de dahil olmak üzere, Yahudi yerleşimcilerin Filistinlileri hedef alan kışkırtıcı eylemlerine göz yuman duruşunun bir noktada infiale yol açmasından endişe ediliyordu. İsrail Maliye Bakanı Smotrich’in Filistin diye bir halk olmadığına ilişkin beyanatları ve Filistin haritadan silinmeli dedikten sonra ertesinde gelen Huwara pogromu gibi pek çok olay sıralanabilir.
Aksa Tufanı saldırısını zamanlama bakımından değerlendirmek gerekirse; İran’ın Ortadoğu’da dengelenmesi hedefinin Körfez ülkeleriyle İsrail’i yakınlaştırdığı, Suudi Arabistan-İsrail arasında normalleşme müzakerelerinin yürütüldüğü ve dolayısıyla Filistin meselesinin önemini giderek yitirdiği bir bölgesel konjonktürde, Filistin halkının giderek artan umutsuzluğu da son saldırıda önemli bir etken. Mahmud Abbas’ın ilerleyen yaşı, bir türlü yenilenemeyen seçimler, Batı Şeria ve Gazze olmak üzere devam eden iki-başlı siyasi yapı, en önemlisi Abbas’ın bugüne dek Filistinlilerin sorunlarının çözümüne dair ortaya somut bir plan sunamamış olması, Fetih hareketinin itibar kaybetmesine yol açıyordu. Hamas, Aksa Tufanı saldırısı ile Filistin davasını Abbas’tan daha fazla sahiplendiği mesajını vermiş oldu. Sonu Gazze’deki Filistinliler için daha fazla yıkım ve ölüm olacak olsa da.
LÜBNAN’DA HİZBULLAH’IN DURUŞU SAVAŞIN SEYRİ AÇISINDAN ÖNEMLİ OLACAK
İran’ın Gazze’de Hamas ve İslami Cihad’a destek verdiği öteden beri biliniyor. Son saldırıda da İran’ın planlama, eğitim ve lojistik destek sağladığına ilişkin çeşitli bilgiler paylaşılıyor. Ancak İran şu an için bu savaşa doğrudan müdahil olmayacağı mesajını verdi. Lübnan’da Hizbullah’ın duruşu savaşın seyri açısından önemli olacak. İsrail ile sınırda karşılıklı roket atışları oldu, ancak bunun kontrollü bir gerginlikten topyekûn savaşa evirilip evirilmeyeceğini bugünden tahmin etmek güç. İsrail, Aksa Tufanı’nın yaratmış olduğu travmanın da etkisiyle Gazze’de çok sert bir operasyon yürütecek. Hâlihazırda bölgeye giden elektrik ve su kaynaklarını kesti. Zaten dar bir coğrafya olan ve 2 milyondan fazla insanın yaşadığı Gazze’de abluka sebebiyle insanların kaçabilecekleri, sığınabilecekleri yer yok. Kayıpların artmasıyla İsrail üzerindeki uluslararası baskı da artacaktır.
Bir noktada esirlerin kurtarılması amacıyla Gazze’ye kara harekâtı da öngörülüyor. Kara harekâtıyla birlikte Batı Şeria’da başlayacak bir isyan, Hizbullah’ın tavır değiştirmesine sebep olabilir. İkinci bir cephe açılması durumunda savaşın uzaması ve bölgesel bir vekâlet savaşına dönüşme riski var.
İsrail’in Gazze’de yol açacağı yıkım ve insani dram Körfez ülkeleriyle yakınlaşma sürecini tümden sonlandırmasa bile akamete uğratacaktır. Demir Kılıçlar Operasyonu’nu Türkiye-İsrail arasındaki normalleşme sürecinin dayanıklılığını ölçmek bakımından da önemli bir stres testi olarak görüyorum.
Diyarbakır Web Tasarım Ajansı