30,1045$% -0.01
32,7584€% -0.03
38,0444£% 0
1.962,95%-1,24
3.323,00%-0,32
1302035฿%1.00412
29 Mart 2024 Cuma
05.02.2024
Adamı olanın adam olmadığı ve Halktan tomarla çalıp, geriye onlara kırıntı verilen, hatta kırıntı verdikleri için teşekkür ve takdir bekleyip te alınan ve hiç bir kalemin dahi özgürce açık açık yazamaya cesaret edemediği bir yerden yazmaya çalışıyorum, bunun sorumlusu kim?
Olayı anlaşılır bir dilde özetlemek gerekirsek eğer;’ yaşlı adamın biri günlerden bir gün emekli maaşını çektikten sonra kalabalığa karışır ve bir minibüse biner, hırsızın biri de kalabalığı fırsat bilerek adamın cebinden emekli maaşını çalar, Muavin ücretleri istediğinde ise adam elini cebine atar ama çektiği maaşını yani parayı bulamaz, Yüzü kızaran ve utancından dili bağlanan adam sağa, sola bakınır, o sırada şoför ise alaycı bir dille; bey abi saygın bir şekilde giyinmişsin ama cebinde beş kuruşun yok. ‘ dedikten sonra, hırsız birden insafa gelir ve şöyle der; ‘Kardeşim. abimizin ücretini ben ödeyeceğim.’ Parası çalınan onurlu adam gülümser ve iyi niyeti karşısında, hırsıza dönerek: “Allah razı olsun ve senin gibilerin sayısını arttırsın inşallah, dedikten sonra yolcular da aynı şekilde hırsızın güzel ahlakını övgüler ve dualarını ettikten sonra” o zamandan beri hırsızların sayıları sürekli artmakta olduğu bir yerden yazmaya çalışıyorum.
Karpuz kadar kafası olup ta çekirdeği kadar beyni olmayan insanların, Rüşvet alanda, verende Melundur nidalarının yüksek ses tonundan atıldığı, kimi zaman kimin daha siyah ya da kimin daha beyaz olduğu tartışmalarda bile olayın asıl amacından saptırıldığı ortamlarda kendimizi bulduğumuz, siyahın beyazı, beyazın ise siyahı ötekileştirdiği yerden yazmaya çalışıyorum, sen daha Türk’sün ben daha kürdüm yâda ben daha Müslümanım, sen daha az diye haykırışların olduğu yerden yazıyorum.
Zaman ilerledikçe yapılan muhabbetin, amacının menfaat ’ten başka bir şey olmadığını hemen anlamakta zorlanmayız, içinde olduğumuz bu yalan dünyada aslında kimse ne çok beyaz nede daha çok siyahtır, siyah yâda beyaz değildir hiç kimse, grinin tonlarındayız, kimimiz açık gri kimimiz koyu gri.
Hayal satmanın tasarruf edilmediği, hayal kurmanın ise tasarruf edildiği, Hatırı sayılır adamın varsa adam olmana gerek olmadığı bir yerden yazmaya çalışıyorum, yüksek ses tonundan tasarruf ve hatta kul hakkı nağralarının atıldığı günlerde bile kendini akıllı zanneden çok sayıda yapay zekâlı bazı fırıldakların aradan sıvışarak sıcak ve yumuşak bir makam koltuğunu kaptığı yerden yazıyorum.
Günü geldiğinde bin bir fırıldak ile kapılan makamlara şeref katanların yâda, makamlardan şeref kazananların, Makamdan şeref kazananlardan ise hizmet değil hezimetlerin çıktığı ve öyle insanlar tanıdım ki arpaya katsan at yemez, kepeğe katsan it yemez” cinslerinin olduğu yerden yazmaya çalışıyorum. Hemen hayırlı olsun ziyaretlerinin başladığı ziyaretçilerin ise isteklerin hiçbir zaman değişmediği ya bir terfi yâda bir atama olduğu, ha.. Birde işsizliğin kol gezdiği memleket te yapılan ziyaretlerin bir iş için olduğunu anlamakta zorluk çekmeyiz, yapılan ziyaretlerde halkın menfaatine yâda faydasına hizmet için ziyarete gidene denk gelinmez.
Ney’se, isteklerin bitmediği ve hiç bitmeyeceği, isteklilerin ise referansına göre, usulüne bile bakılmadan kılıfına uydurularak görüldüğü yerden yazıyorum, oturduğu yerden (midesini) işkembesini doldurmak için çaba sarf edenlerin, buda yetmezmiş gibi, daha büyük koltukta oturmak için elleri şişercesine alkışlamaya devam edenlerin ve hatta karnı ve işkembesi doyup ta gözü doymayan açgözlülerin olduğu bir yerden yazıyorum.
Az kaşardan Tost olmaz, çok kaşardan Dost olmaz, bir doktor muayenesi olmak için randevu yerine önce torpil arar olduk, herkesin kendi menfaatlerinin konuşulduğu ve çalışmaktan çok, kısa yoldan zengin olma derdine düştüğü yerden yazıyorum.
Tam da burada sorgulanması gereken asıl soruya geliyorum, ne ara bu duruma geldik biz, bunun sorumlusu kim?
Diyarbakır Web Tasarım Ajansı