Park 75’in yanındaki yüksekte kalan arazi burası.
Bu kaldırımdan her gün binlerce insan geçiyor.
Büyük kayaların altı oyulmuş gibi destekleyici taş da kalmamış, düştü düşecek yola…
Burada bu kayalar düşüp çocukları, insanları öldürse ne denilecek? Kaza denilip geçilecek…
İhmaller yüzünden ne hayatlar sönüyor.
Nice insanların kuyuya, çukura düşüp can verdiği bir ülke burası.
Diyarbekir halkından ricam nerede bir ihmal görürseniz ifşa edin, belki bir hayatı kurtarmaya vesile olacaksınız…
Gazeteler haber bekliyor, mail adresleri açık, gördüğünüz ihmalleri oralardan, sosyal medyadan gösterin, gerekli yerlere şikayet edin, ihbar edin.
Kimseye ulaşamazsanız eğer bana ulaşın, sosyal medyada rahatça bulabilirsiniz.
Gelelim başka bir mevzuya daha…
Uzun zamandır dolaştığım yerlere dikkat ediyorum, esnaflara, çarşılara… Suriçi dışında hiç işlek yer kalmadı, işyerleri hızla kapanıyor.
Müşteri ara ki bulasın mekanlarda. İşte böyle… Ekonomik krizden istifade fiyatlar aşırıdan da aşırı olursa böyle müşteriniz kalmaz… Çok kazanacağım derken hiç kazanamazsınız böyle artık… Bir çok yer bunu hak etti… Ya yola geleceksiniz ya da iflas edeceksiniz…
Artık dışarıda eskisi kadar insan yok, koronalar, krizler derken herkes evinde uzlete alıştı sanki.
Her işte bir hayır var, haram sosyalliklerden evladır helal asosyallik…
Ve son bir mesele daha…
Tekel’den Urfa yoluna uzanan 75.yol kadar saçma bir yol görmedim.
Kaldırım ve bisiklet yolu diye ayrılmış, ortada büyük bir yol daha ama çerçöp dolu. Bir çok kurum taşlık yapmış girişine.
Geniş ve muhteşem bir kaldırım yapmak varken girintili çıkıntılı, bisiklet yolunu motorların kullandığı bir yer haline gelmiş.
Çok yazık, halbuki en lüks mekanların olduğu o uzun yolun iki tarafına geniş ve tarih kokan bir kaldırım yapılsa herkesin yürüyüş yapası gelir, turistlerin dahi görmek istediği bir yere dönüşür.
Gel gör ki kültür, sanat, turizm, tasarımdan, yönetimden anlayan yok…
Bilal Yavuz