30,1045$% -0.01
32,7584€% -0.03
38,0444£% 0
1.962,95%-1,24
3.323,00%-0,32
1302035฿%1.00412
Diyarbakır, tarihi ve kültürel zenginliğiyle tanınan bir şehir olmasının yanı sıra, tarım ve sanayi alanındaki hızlı gelişimiyle de dikkat çekiyor. Diyarbakır Organize Sanayi İş İnsanları Derneği (DOSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Sağır, hem yerel hem de uluslararası ölçekteki girişimleriyle, bölgedeki sanayi ve tarımın geleceğine yön veriyor.
Tohumculuk sektöründeki öncülüğü, yerli üretim destekleri ve yenilikçi Ar-Ge projeleriyle başarı hikâyeleri yazan Sağır, hem Diyarbakır’ın ekonomik kalkınmasına katkı sağlıyor hem de dünya çapında bir rekabetçiliği hedefliyor. Mehmet Ali Sağır’la gerçekleştirdiğimiz röportajda, tarım, sanayi ve teknoloji alanlarındaki vizyonunu ve sektöre dair önemli tespitlerini konuştuk.
D.M: Mehmet Ali Bey, sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
M. Ali Sağır: Evliyim ve beş çocuk babasıyım. Diyarbakır Organize Sanayi İş İnsanları Derneği (DOSİAD) Yönetim Kurulu Başkanıyım. Geçtiğimiz yıl itibariyle yeni yönetim kurulu üyelerimizle birlikte göreve geldik. Yönetimimiz aktif bir şekilde çalışmalarını sürdürüyor. Derneğimiz 2001 yılında kuruldu, 2003 yılında ise aktif olarak faaliyete geçti. Amacımız, Diyarbakır’daki ekonomik ve sosyal gelişmeleri takip ederek, OSB’ nin belli bir standarda ulaşmasını sağlamak, kalite değerlerini yükseltmek ve çeşitli projeleri hayata geçirmektir. Şu anda Sanayi-Üniversite İşbirliği Projesi ve Uluslararası Rekabetçiliği Geliştirme Projesi gibi çalışmalarımız aktif olarak devam etmektedir.
D.M: Tohum sektöründe özellikle faaliyet gösterdiğinizi biliyoruz. Bize bu süreçten bahsedebilir misiniz?
M. Ali Sağır: Ailemin geçmişi tarıma dayandığı için çocukluğumdan itibaren tarımın içinde yetiştim. 2008 yılında ise tohumculuk sektörüne adım attım. O dönemde sektörde ciddi bir açık olduğunu fark ettik çünkü Tohum Sanayicileri ve Üreticileri Alt Birliği (TSÜAB) henüz yeni yapılanıyordu. Tohumculuk sektörüne girdikten sonra, Türkiye’deki tohum üreticilerini temsil eden bu birliğe üye olduk. TSÜAB’ ın desteklediği uluslararası rekabet projeleri kapsamında yaklaşık 20 farklı ülkeye giderek sektörel araştırmalar yaptık ve dünya genelindeki gelişmeleri yerinde gözlemleme fırsatı bulduk.
2018 yılında TSÜAB Bölge Temsilcisi olarak Yönetim Kurulu Üyeliğine, 2021 yılında ise Genel Başkan Yardımcılığına yükseldim. Bu süreçte bölgedeki tohumcuların Türkiye’deki ve dünyadaki meslektaşlarıyla entegre olmasını sağladık. ISF (Uluslararası Tohum Federasyonu), Euroseed, APSA (Asya Pasifik Tohumcular Birliği), Amerikan Tohumcular Birliği ve ZAKRO gibi uluslararası kuruluşlarla ilişkilerimizi geliştirdik.
D.M: Asya Tohumculuk’ un çalışmaları hakkında bilgi verebilir misiniz?
M. Ali Sağır: Asya Tohumculuk’ u 2008 yılında kurduk. 2011 yılında Diyarbakır Organize Sanayi Bölgesi’nde (OSB) ikinci etapta 6500 metrekare açık alan ve 2500 metrekare kapalı alanda iki farklı tesiste üretime başladık. İlk etapta sertifikalı tohum üretimi ile faaliyet gösterdik. Daha sonra sektördeki gelişmelere paralel olarak, Ar-Ge çalışmalarına yöneldik. Dicle Üniversitesi Ziraat Fakültesi’ndeki akademisyenlerle iş birliği yaparak, Diyarbakır Teknokent’ te AR-GE birimimizi kurduk. Bu çalışmalar sonucunda; bir makarnalık buğday, bir ekmeklik buğday ve iki mercimek tohum çeşidi olmak üzere toplam dört yeni tohum çeşidini geliştirdik. Bu tohumlar, önceki türlere göre verimliliği %100 artırdı. Örneğin, 300 kg verim alınan buğday çeşidinden 600 kg’a kadar verim elde etmeyi başardık. Bu tescilli çeşitlerimiz, Irak Tarım Bakanlığı tarafından da onay sürecine alındı. Eğer bu yıl içinde Irak’ta tescilimiz kabul edilirse, ciddi bir ihracat potansiyeli yakalamış olacağız.
Son üç yılda Diyarbakır, Türkiye’nin en büyük sertifikalı tohum üretim merkezi haline geldi ve bölgedeki tohumculuk sektörü büyük bir ivme kazandı. Önümüzdeki dönemde de bu başarıyı daha ileri taşımayı hedefliyoruz.
D.M: Tarım Bakanlığı’nın destekleri hakkında ne düşünüyorsunuz?
M. Ali Sağır: Bakanlık ciddi teşvikler veriyor ancak bazı alanlarda yetersizlikler var. Özellikle tarım sektöründe planlama eksikliği nedeniyle üreticiler bazen sıkıntı yaşayabiliyor. Örneğin, mercimek desteği 10 yıldır aynı seviyede kaldı. Bu gibi durumlar çiftçilerin yönelimini değiştiriyor.
D.M: ASİA BAKLİYAT olarak üretim alanında ne gibi çalışmalar yürütüyorsunuz?
M. Ali Sağır: %100 yerli üretim yapıyoruz. Ürünlerimizin tamamı Diyarbakır ve çevresindeki bölgelerden geliyor. Örneğin, Ahlat Fasulyesi Diyarbakır, Adıyaman ve Siverek’ten, kırmızı mercimek ise Batman, Siirt ve Diyarbakır’dan temin ediliyor. Ürünlerimizi organik olarak üretiyoruz ve “Doğadan Sofraya” anlayışıyla tüketicilere sunuyoruz.
D.M: Yurt dışından gelen bakliyatlarla ilgili neler söyleyebilirsiniz?
M. Ali Sağır: İthal ürünlerde ciddi riskler var. Gemilerde taşınma sırasında kimyasal uygulamalar yapılıyor ve bu durum ürünlerde kalıntı bırakıyor. Ayrıca, ithal mercimeğin nem oranı %12-14 civarında iken, bizim ürünlerimizde bu oran %6’dır. Yani ithal ürünler, raf ömrünü uzatmak için ek kimyasallara maruz kalıyor. Bu yüzden yerli üreticilerden ürün alınmasını tavsiye ediyorum.
D.M: Türkiye tarımda kendi kendine yeten bir ülke mi?
M. Ali Sağır: Eskiden öyleydik ama şimdi planlama eksikliği nedeniyle bazı alanlarda dışa bağımlıyız. Artan dünya nüfusu ve değişen ekonomik koşullar nedeniyle üretimde dikkatli olmamız gerekiyor. Tarım politikalarında uzun vadeli bir planlama eksikliği var.
D.M: Tütün üretimi hakkında neler söyleyebilirsiniz?
M. Ali Sağır: Bölgemizde tütün üretimi devam ediyor ancak alıcı bulunamaması nedeniyle sıkıntılar yaşanıyor. Eskiden Tekel vardı ve üreticiler rahatlıkla ürünlerini satabiliyordu. Biz de bu alana yatırım yaparak, tütün üreticilerine destek olmayı planlıyoruz. Sigara ve nargile fabrikalarına yönelik üretim yapmayı hedefliyoruz. Ayrıca, uzun vadede 10.000 çiftçiye istihdam sağlamayı amaçlıyoruz.
D.M: Diyarbakır’daki sanayi ve üretim hakkında düşünceleriniz nelerdir?
M. Ali Sağır: Diyarbakır hızla gelişiyor ancak sanayileşme konusunda bazı eksikliklerimiz var. Yerel üreticiler ile büyük firmalar arasında yeterli iletişim yok. Ayrıca, gençlerin meslek edindirilmesi gerekiyor. Meslek okulları ve sanayi kuruluşları arasında daha fazla iş birliği sağlanmalı.
D.M: Teknoloji ve Ar-Ge konularında ne tür adımlar atıyorsunuz?
M. Ali Sağır: Teknoloji konusunda bölgemizde eksiklikler var. Ancak biz bunu kapatmak için Teknokent ve Teknopark gibi projeleri destekliyoruz. Geçtiğimiz günlerde Diyarbakır’da bilim dünyası ile sanayicileri bir araya getiren bir fuar düzenledik. Bu tür etkinlikleri sürdürülebilir hale getirmeyi amaçlıyoruz.
D.M: Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
M. Ali Sağır: Yerli üreticilere destek verilmesi çok önemli. Gıda güvenliği açısından yerli üretime yönelmek gerekiyor. Ayrıca, sanayicilerin finansal okuryazarlıklarını artırmaları ve Ar-Ge’ye yatırım yapmaları şart. Böylece hem yerel ekonomiye katkı sağlanır hem de uluslararası pazarda rekabet edebilir hale geliriz.
Dörtler Otomotiv: Güvenli ve Ekonomik Bakım Hizmetinde Yeni Bir Dönem
Diyarbakır Web Tasarım Ajansı